Bakan Albayrak: AB'yi geride bıraktık

13 Ekim 2017 - 13:45

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası İklim ve Enerji Merkezi (IICEC) tarafından düzenlenen 8. Uluslararası Enerji ve İklim Forumu'nun açılışında konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, bu tür organizasyonların sürdürülebilir bir enerji geleceği kurulabilmesi için önemli olduğunu söyledi.

Albayrak, bugünün dünyasında yeni teknolojilerin ortaya çıkışı ve  sürekli inovasyonla birlikte daha önce ulaşılamayan alanlarda üretimin artık  mümkün olmasının ve yeni kaynakların doğuşunun, daha önce net enerji ithalatçısı  konumdaki ülkeleri, bu alanda ihraçatcı durumuna getirdiğini anlattı.

Milli Enerji ve Maden Politikası kapsamında gerek arz güvenliği  gerekse yerlileşme hedeflerine ulaşmak için oluşturdukları yol haritasında en  önem verdikleri konunun sürdürülebilirlik olduğunu ifade eden Albayrak, ülke  olarak karbon ayak izini azalttıklarını aktardı.

Albayrak, bu kapsamda 2016'da kurulu güce eklenen kapasitenin yüzde  55’ini yenilenebilir enerji kaynaklarının oluşturduğunu belirterek, "Bu yılın da  8 ayında devreye aldığımız enerji üretim tesislerimizin yüzde 64’ü yine  yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik tesisleri oldu. Türkiye olarak  devreye alınan rüzgar enerjisi kapasitesi büyüklüğüne göre 2016’da dünyada  7'inci, 2017’de ise Avrupa’da üçüncü ülke olduk. Türkiye’nin 2017 Ağustos sonu  itibarıyla 81 bin 355 megavatlık kurulu gücünün 35 bin 874 megavatını, yani,  kapasitesinin yüzde 44,8’ini yenilenebilir enerji kaynakları oluşturuyor. Bu  oranın Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ortalaması ise yüzde 42 civarında." dedi.

Albayrak, 2016 rakamlarına göre AB'de üretilen toplam elektriğin yüzde  29’u yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanırken, Türkiye'nin bu alanda da  AB'yi geride bırakarak, elektriğinin yüzde 33’ünü yenilenebilir kaynaklardan  ürettiğine dikkati çekti.

10 YILDA 10'AR BİN GÜNEŞ VE RÜZGAR

Bu verilerin bile başlı başına Türkiye'nin ne kadar çevreyle barışık,  sürdürülebilir ve iklim değişikliğiyle mücadelede örnek bir enerji üretim  portföyüne sahip olduğunu gösterdiğini belirten Albayrak, "Ayrıca Yenilenebilir  Enerji Kaynak Alanları (YEKA) modeli, Türkiye'nin temiz enerji yatırımlarına ne  kadar önem verdiğini ortaya koyuyor. Gelecek 10 yıl içinde 10 bin megavat güneş  ve 10 bin megavat rüzgar enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerji  kaynaklarının azami oranda enerji sepetine girişini sağlayacağız." ifadelerini  kullandı.

YEKA modeliyle 10 yıl Ar-Ge yapma şartı da getirdiklerini aktaran  Albayrak, "YEKA stratejimiz, Türkiye'nin sürdürülebilirlik ve iklim  değişikliğiyle mücadele alanında üstlendiği sorumluluğu ortaya koymaktadır.  Rüzgar ve güneş ihalelerine dünyanın önde gelen şirketlerinin başvurması ve  ortaya çıkan rekabetçi fiyatları, Türkiye'nin adımlarını ne kadar doğru attığını  teyit ederken, Türk ekonomisine duyulan güvenin de en net resmi oldu." diye  konuştu.

DOĞA DOSTU YERLİ KÖMÜR

Albayrak, yenilenebilir enerjinin yanında, yerli kömürün yeni nesil,  doğa dostu, ileri teknolojiye sahip santrallerle ekonomiye kazandırılması için  gereken her türlü yatırım altyapısını hazırladıklarını açıkladı.

Yeni nesil santrallerin emisyon değerlerinin AB tarafından belirlenen  kriterlerin altında tutulacağını dile getiren Albayrak, şöyle devam etti:

"Böylece ekolojik denge ve hassasiyetlere zerre zarar vermeden,  kaynaklarımız yüksek teknolojiyle milletimizin hizmetine sunulacak. Son 10 yılda  enerji ve maden ithalat faturası yıllık ortalama 55 milyar dolar oldu. Eski nesil  termik santrallerin ise tamamını çevreci ve bugünkü teknolojilerle  dönüştüreceğiz. 2019’a kadar eski nesil termik santrallerde gereken tüm çevre  yatırımları tamamlanacak ve bu santraller insan sağlığı üzerinde olumsuz bir  etkisi olmayan çevreyle uyumlu santraller haline getirilecek. Santralin ömrü,  maliyeti var ama çevrenin maliyeti yok. Türkiye olarak, gelişmekte olan bir ülke  olarak, elbette tüm yerli kaynaklarımızı enerji ihtiyacımızı karşılamak için  azami ölçüde kullanacağız."

"KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL"

Albayrak, iklim değişikliğinin önlenmesi için Birleşmiş Milletler  İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü'ne taraf olan Türkiye'nin  sözleşmeler kapsamındaki yükümlülüklerini en iyi şekilde yerine getirdiğini de  bildirdi.

Bu sözleşmeler kapsamında, Türkiye'nin özel şartları çerçevesinde  öncelikli sektörlerde uygulanacak sera gazı emisyon kontrolü ve uyum önlemlerinin  belirlendiğini ifade eden Albayrak, "Enerji alanındaki karbondioksit salınımını  azaltmak için Bakanlık olarak gerekli adımları hızla atıyoruz. Emisyon  sınırlamasını, ülkemizin sürdürülebilir kalkınma çabalarını olumsuz etkilemeyecek  şekilde hayata geçiyoruz." dedi.

Bakan Albayrak, Paris İklim Zirvesi ile istenilen sonuçlara  ulaşabilmesi için uygulamada hakkaniyet ilkesinin göz önünde bulundurulması  gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Bu çerçevede bütün yükün ülkelerin kapasiteleri oranında eşit  dağıtılması elzemdir. 2015 Paris İklim Zirvesi’nde ortaya çıkan ve Türkiye'nin  gelişmekte olan bir ülke olmasına rağmen, gelişmiş ülkeler arasında sayılması,  bizim açımızdan kabul edilebilir değildir. Türkiye’nin dünyanın kirletilmesindeki  sorumluluğuna bakıldığında bu daha net ortaya çıkacaktır. Zira Türkiye, dünyayı  en az kirleten ülkeler arasında yer alırken, en fazla kirletenlerle aynı  kategoride, aynı külfete tabi tutulmaktadır. 2017 rakamlarına göre, Türkiye'nin  kişi başına düşen sera gazı salımı 6,07 ton karbondioksit eşdeğeri olmuştur. OECD  ortalaması kişi başı 9,5 karbondioksit eşdeğer sera gazı salımı gerçekleşmiştir.  Kişi başı sera gazı salınımında dünyada aynı sınıfta görüldüğümüz ülkelere  bakacak olursak, Amerika Birleşik Devletleri 16,2 ton, Almanya 8,9 ton, Rusya  11,2 ton kişi başı sera gazı salımı ile dünyayı en fazla kirleten ülkelerin  başında gelmektedir. Bu rakamlara baktığımızda, Türkiye nerde, bu ülkeler nerde?"

Yenilenebilir enerji alanındaki yatırımlar, nükleer enerji dahil düşük  emisyon yatırım ve teknolojilerine verdiği destek ve temiz kömür teknolojilerine  dönüşümle Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilirlik alanında  karşılaştırılan ülkelerin çok ötesinde bir hassasiyet sergilediğini vurgulayan  Albayrak, "Bu tablo ortadayken, Türkiye’nin dünyayı en fazla kirleten ve bugün  ortaya çıkmış olan gelecek için büyük tehdit oluşturan bu tablonun gerçek  sorumluları ile aynı külfeti paylaşması ve bunun beklenmesi asla doğru  olmayacaktır. Bugün Paris İklim Anlaşması üzerindeki tartışmaları, bu anlaşma  içindeki ülkelerin statüsünün yeniden belirlenmesi, daha doğru bir sınıflandırma  ve sorumluluk paylaşımıyla daha güçlü bir sinerji oluşturulması açısından önemli  fırsat olarak görüyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin yaklaşık 10 doğalgaz boru hattı projesi, ekonomi ve  enerjideki büyümesiyle bölgedeki en önemli ülkelerden biri olduğunu dile getiren  Albayrak, yabancı yatırım noktasında da bir başarı hikayesi ortaya konulduğunu  sözlerine ekledi.