Cumhurbaşkanı dahil herkes birlikten beraberlikten bütünlükten kardeşlikten bahsediyor ve millet olarak tek vücut olmamız isteniyor..

Özellikle 15 Temmuz’da ülkeye yapılan hainlikten sonra ısrarla beklenen bu durum aslında yıllardır isteniyordu..

İsteniyordu da, ancak beklenen bütünlük kardeşlik gerçekleşmiş mi gerçekleşmemiş mi  bi bakalım..

Görüp duymayanlara kısaca anlatalım bakalım ne kadar kardeş olmuşuz..

Akşam haberlerini çoğunluğunuz izliyorsunuzdur. Aralara bir iki siyasi haber serpiştirilmiş ana haber bülteninin geriye kalan kısmı, yani tamamına yakını, 3.sayfa haberi dediğimiz, hırsızlık, gasp, soygun, cinayet, uyuşturucu kaçakçılığı, adam dövme vs. haberlerinden oluşuyor..

Akşam haberlerinde var mıdır siyasi haber dışında doğru dürüst adam gibi haber izleyen..

Aracıyla kırmızı ışıkta durduğu sırada, hemen yanındaki aracın içerisindeki, kendisine gayri ihtiyari bakan adamı, bana yan baktın diye öldürmüyor mu?

Kaldırımda yürürken omzu yanlışlıkla hafifçe omzuna çarpan adamı bana omuz attın diye bıçaklayıp öldürmüyor mu?

Kimi zaman en ufak bir trafik kazasında cinayet işlenmiyor mu?

Birbirimize kardeş gibi mi davranıyoruz? Memur vatandaşa, vatandaş memura insan gibi mi davranıyor? Mesela 15 Temmuz gecesi polisten daha çok yırtınan, ülkesi için adeta gözü kapalı ölüme atlayan vatandaşa şu anda polis memuru nasıl davranıyor bunu biliyor musunuz?

Tahammülümüz var mı? Sabırlı mıyız? Hoşgörülü müyüz bir inceleyin bakalım..

Örneğin polis memurunun vatandaşa nasıl davrandığıyla ilgili küçük bir hadiseyi yeri gelmişken anlatalım..

Birkaç gün evvel iftara yakın bir saatte gazeteci arkadaşımız Tolga Durmaz'la kent merkezi Form kavşağı denen bölgeden geçiyoruz..

Bu sırada polisin cadde ortasında durdurduğu pikap tarzı bir aracın çevresini emniyet şeridiyle çevirdiğini görünce olay yerine yaklaştık..

Gazeteci olduğumuzdan olayın içeriğini öğrenelim istedik..

Şüpheli aracın içerisindekiler götürülmüştü ve olayı merak eden vatandaşların kalabalığı haricinde ortalık sakindi. Polisler, içerisinde insanların adeta cirit attığı güya emniyet şeridinin ortasında duruyorlardı ve soracaklarımız duyulmayacağından bizde şeridin içerisine girip yanlarına geldik..

Arkadaşım öncelikle kendisine devlet tarafından verilen sarı basın kartını göstererek nizami bir şekilde kendini tanıttı ve kibarca, “Memur bey özür dilerim olayın içeriği nedir acaba” diye mahcup bir tavırla sordu..

Sen misin soran. Memur hışımla, “Çıkın kardeşim dışarı, görmüyor musunuz iş yapıyoruz burada” diye milletin içinde bizi hayvan azarlar gibi azarlayıp, omzumuzdan hafifçe iterek bize bağırdı. Düştüğümüz duruma bak..

Oysa yavaşça, “Kardeşim olay daha aydınlanamadı, size bilgi verilecek” dese, bizde öküz değiliz, tamam ağabey deyip uzayacaktık. Hatta bu, bize saydığı hakaret cümlesinden daha kısa sözler olacaktı ve fazla da nefes tüketmeyecekti..

Yok yok, biz 15 Temmuz’da sırt sırta savaştık ya, Cumhurbaşkanımız da bize bütün olun dedi de bizde kardeş olduk ya, bu ondan böyle yaptı heralde. Olsun yapsın bakalım. Bütünlük bu olsa gerek, kimbilir..

Sizce olmuş muyuz kardeş

Tek vücut böyle mi olunacak.. - Yalçın İreş - Yeni Meram Gazetesi